“Dostun evi gönüllerdir”Gönül virüs barındırmaz.
Merhaba kıymetli okuyucularım; inşallah hepiniz iyicesinizdir. Umarım kalp, gönül ve ruh olarak müsaitsinizdir. Misafirim var bugün. Başlıktan da anladığınız üzere benim için çok kıymetli ve önemli. Güzelce ağırlamak isterim kendisini. Dostumu yazımda, kalemimde, gönlümde ağırlamayı nasip eden Rabbim’e hamd olsun. George Herbert “en iyi ayna, eski bir dosttur.” der. Aynaya yansıyanların telâşı mı yoksa? Aynadan yansıyanları hissedince anlayacağınızı umuyorum heyecanımı.
Lâmia: Hoş geldin arkadaşım, dostum Rana; yakın zamanda seninle de paylaştığım, senin de çok etkilendiğin, hissettiğim kadarıyla duygulandığın güftesi ve bestesi Ahmet Şerif Gürmeriç’e ait olan Seyyan Hanım’dan taş plak kaydından dinlediğim Hasret Şarkısı eşliğinde buyur etmek istiyorum seni. Özgeçmişin öz kısmının insana ve gönle değen yanları vardır hani. Benim de esasında kalbimle âşina olduğum dost. Aynaya yansıyan ve aynadan yansıyan Rana’yı anlatabilir misin bize?
Rana; Aynaya yansıyan aynadan yansıyanın aksi değildir, tüm renk ve melodileriyle ve en sade haliyle aynıdır. İçinde bulunduğumuz süreç, kabuğumuza çekilmeyi gerektirdi, beklentilerimizi sıfırladı, meşguliyetlerimiz gözümüzde eski değerini yitirdi. Hâliyle dinlenen ruhta nefes, öz varlığını hissedip esas benliğine ulaştı. Anı yaşamak lütufmuş meğer. Aile kavramının anlamı, sevdiklerimize duyduğumuz hasret duygusu, doğayla kaynaşmalarımız, minik yaprakların ruhumuza fısıldadıkları, duyduysak eğer, yaşamışızdır ânı ve ân büyümüştür.
Lâmia; “Dünyaya kırk oda, kırk aynayla gelenler
Yalnız kalınca da kendinizi seviyor musunuz.” diyor, Şükrü Erbaş. Rana, yalnızlığı bu kadar severken onu hayatın aynalarına nasıl yansıtıyor. Sanatla, şiirle arası nasıl, en çok neyin resmini çizmekten zevk alır. Rana, aynı zamanda bir anne, kızıyla nasıl vakit geçirir?
Rana; Yaşadığım anı yaşamayı severim, içimdeki sesi dinlemeyi. “Annemin hüznüyle büyüdüm” der, Hilmi Yavuz. Dünyayı sessize aldığım vakitler ya içimin içine dönmüşümdür ya da yavrum ile can olup onun nazarıyla toprağın sunduklarına bakıyorumdur. Börtü böcek izinde, salyangoz naifliğinde yürümek... Yolumun kesiştiği kırılganlar eşliğinde ta soframa kadar uzanan yaprağı, kokuyu, nağmeyi tedarik. Heybemi dolduranlardan bazıları Mevlana, Dante, Hilmi Yavuz, Nurullah Genç, Oğuz Atay, Orhan Veli, Cahit Zarifoğlu, Ümit Yaşar. Gönlümle birlikte parmaklarım laleye takılıp kalmış sanki. Lale resmi çiziyorum son zamanlarda sıklıkla.
Lâmia “Bizden iyi tanır aynalar bizi” diyor Ahmet Hamdi Tanpınar. Anlatmak kolay iş değil, seni anlatmak ise eksik kalır her daim. Ben sadece ayna tuttum. Hem derdine deva olmak isterdim. Allah’ın (cc) imtihanı işte. Sen doğaya bu kadar tutkunken doğa sana çok cömert davranmıyor sanki. Çölyak rahatsızlığın ise gördüğüm kadarıyla bilgeliğini arttırmış senin. Tarif soracak oldum, ilk zamanlardaki alternatif geliştirme çalışmalarına, çabalarına şahit biri olarak şaşırttın beni. Doğa inanılmaz tablolar gibi yansıyor masana, Dalına, çimine, rengine, tohumuna, yaprağına kadar. Şu söyleşimiz sürecinde paylaştığın bir şiirin dizesini hissettim sunumunda; “ansızın dağılan kelebek tadı”. Ailenin, eşinin (S Bey),senin emeklerinle aynı sağlık anlayışı oluşan, kızının (Nihan) doğal beslenme konusundaki hassasiyetleriyle çölyak kolaylaşmış sana, tabiatla bağını güçlendirmiş, içim rahatladı bir nebze, mutlu oldum. Vaktiyle sana kalemim erdiğince yazdığım mektup avutmamış beni ki, bir korku sardı içimi; “Bu aynalar pazarında, seni kimselere, söylemeden öleceğim.” Seni dediysem, kırk aynadan biridir ancak anlattığım.
Buluşmamızın bir kitap adı olsun istiyorum; “OTLARIN UĞULTUSU ALTINDA” Şükrü ERBAŞ kitabı. Ey candan arkadaşım umarım layıkıyla ağırlayabilmişimdir seni. Ben insana sözler ekliyorum diyor ya hani şair benim sofram sözler, harfler, cümlelerden mürekkep.
Lâmia: Son olarak söylemek istediğin şeyler var mı, diye sorsam
Rana; Anlıyorum ,konu arkadaşlık, dostluk yani benim fakat ya bendeki sen, onu konuşmayacak mıyız?
Lâmia; Şimdi ben bu iki kelimenin altını nasıl doldurayım, "Ben sadece insana sözler ekliyorum" Yunus Emremizin diliyle de diyeyim ki " Gariplere göynür özüm" Kimbilir birgün ...beni kırmadığın, kabul ettiğin için teşekkür ederim.
Rana; Ben teşekkür ederim.