Hedefsiz insan; kökleri kesilmiş ağaç gibidir, duyguları beslenemediği için yeşermez. Kökleriniz canlı mı? Her gece uyumadan önce, beslenmek isteyen büyük bir hedef kendisini size hatırlatıyor mu?
Son on yıldır uğrunda çabaladığınız birçok amaç şimdi hayatınıza girmiştir. Gelecek on yılda uğrunda çabalayacağınız amaçlara da ulaşabilirsiniz.
Şu soruyu sorun: Önümüzdeki yirmi yıl içinde neleri gerçekleştirmeyi planlıyorum? Ölüm gelip kapımı çaldığı zaman neleri tamamlamış olmalıyım? Hangi ahlakı geliştirmeli, ne kadar kazanmalı, kaç çocuk yetiştirmeli, nerede oturmalıyım?
Hayat; uzun soluklu, çok etaplı bir maraton koşusu gibidir. Her etabın farklı özellikleri, değişik rolleri vardır. Üniversite diploması için on altı yılını okul sıralarında tüketen herkes bilir ki büyük amaçlar uğrunda yıllarca çalışmak gerekir. Aceleci insan sonuca nasıl ulaşacak?
Bazı arkadaşlar hemen şöyle derler: “Siz ne kadar yaşayacağınızı biliyor musunuz? Kaderinizi belirleyen siz misiniz?” Biz de şöyle diyelim: “Ne kadar yaşayacağınızı bilseydiniz bir hedefiniz olacak mıydı? Yoksa ölüm korkusuyla dünyadan çekilecek miydiniz? Zaten herkesten uzun yaşayacağınızı sanmıyor musunuz?”
Hayatın Yüce Sahibi’nin bize sunduğu zorunlu fizyolojik sınırlarımızı bir yana bırakalım: On yıldır uğrunda her gün çalıştığınız hâlde, hâlâ başaramadığınız kaç tane hedefinizi gösterebilirsiniz? Sıra dışı işler başaranlar, birkaç tane gösterebilir; peki ya diğerleri?
Allah ömür vermezse bize boyun eğmek düşer. Fakat verdiği ömür içinde bize düşeni yapmalı değil miyiz? Kendimize soralım: Ben bu dünyaya niçin geldim? Burada ne yapacağım, ne yapabilirim, ne yapmak istiyorum? Nereye yükselmek istiyorum?
Zira, kanatlarınızı sorularla açmazsanız değişim rüzgârlarına binemezsiniz.